UZUN LAFIN KISASI
Neden kendi düşüncelerimizden çok başkalarının düşüncelerine hak verir ya da kendimizi inandırmaya çalışırız. Dışarıdan söylenilen her söyleme kulaklarımızı tıkayamayız elbet ama söylenenleri süzmemizde fayda var. Duyduğu iki kelime ile hayatını değiştiren ya da o iki kelimeye esir düşen ve işin içinden çıkamayan bir sürü insan var etrafımızda. Peki bunun sebebi ne? Anlatılmak istenen olgu hakkında yeterince bilgiye sahip olmamamız mı sorun yoksa özgüven eksikliği mi? Bu iki sorunun arasında bir bağlantı var mı yani?
Bu sorunun cevabı herkes tarafından farklı cevaplanabilir ama dış söylemlere kulaklarını sonuna kadar açan ve her heceyi oksijen misali içine çekenlerin bilmesi gereken bir şey var. Herkesin bakış açısının farklı olduğunu ve herkesin iyi niyetli olmadığını bilerek hareket edersek belki dışarıdan gelen eleştiri yada yorumlara farklı bakabilmeyi öğrenebiliriz.
”Kırmızı sana hiç yakışmamış” cümlesi, en mutlu ve huzurlu olduğun anda moralini bozabilir ve biz istemsizce olsa da o an kendimizi özgüvensiz hissederiz. En azından günümüzdeki çoğu insan için böyle.
Halbuki düşünmemiz gereken şey onun kırmızıyı sevmediği olmalı ama bunu düşünmüyor ve hemen kendimize olumsuzluk yüklüyoruz. O an ya da saat hatta belki de tüm gün kendimizi huzursuz hissederiz. Birde o cümleyi kuran kişiye değer veriyorsanız, her söylediğine önem veriyorsanız ,işte o zaman yandınız demektir.
İçimizdeki bin bir türlü duygu güdüleri ele geçiriyor sizi, öfke, kıskançlık, hırs ve birçoğu. Bastırdığımız çoğu güdülerimiz hiç olmadık zamanlarda çıkar ortaya sinirlendiğinde nefretin, kendini kötü hissettiğinde kıskançlığın gibi. Bu duyguları sadece kendine güvenin ve başkalarının düşüncesi seni ve hayatını değiştirmeye çalışmadığında kontrol altına alıyorsun. Her bir duygunu dozunda ve yerinde ön plana çıkarttığında tam anlamıyla olaylardan zevk alıyorsun. Kendine güvenin ve saygın artıyor. Nasıl ki yürümeyi biliyorsan, güdülerini de kontrol altına almayı bileceksin.
Kurduğunuz ya da söylediğiniz sözlerin farkında olarak, anlamlarını bilerek ya da duyduklarınızı tartarak benliğinize kabul edin, her söylenilen sözün, eleştirinin senin için bir anlam ifade etmesine gerek yok. Eleştiri tabii ki gelişimimiz için önemli ölçüde rol oynar hayatımızda, bizim görmediklerimizi görmemizi sağlar ama her şeyin bir dozu olduğu gibi, eleştirinin de bir dozu olmadı, fazlası hakarete girer ve kaybetmeye başlarsınız. Kimse mükemmel olmak zorunda değil, ama en iyisi olmak için çabalamak gerekir, sen istediklerin için çabalamazsan, onlarda sana ulaşmak için çabalamazlar.
Uzun lafın kısası; Her söylenileni kendine yama yapma. Ne demişler; acıkan ne olsa yer, acıyan ne olsa söyler….